31 Temmuz 2011 Pazar

Acemi Bir Aşçı
















Yüksek duvarların gerisinde iddialı kahkahalar duyuluyor. O an dünyanın en mutlu kişisi olduğunu ispatlamak istercesine iddialı... Yarınını garantiye almanın rahatlığıyla ağızdan çıkan neşeli ve ironik cümleler kulaklarda:

- Anı yaşayacaksın şekerim !

Ve duvarın öte yanında, gerçekten "an"ı yaşayan fakir bir genç. Ne geçmişi, ne geleceği; elde avuçta kalan son şeyi olan "an"larıyla yaşayan genç. Sorsan söyleyemeyeceği geçmişi, sorsan "bilmem ki" diyip dudak bükeceği geleceğini yolun kenarına atalı çok olmuş. Artık yolculuğun tek amacı, "an"ları sağ salim yan yana dizmek, kendi yaptığı bu "hayat tespihi"ni her çektiğinde "ya sabır" demek... "Ya sabır, bu günler de geçer inşallah!"

Bu gözler böyle dengesiz duran çok tahterevalli gördü bu zamana dek.

Tepede duran güneşin sıcak bir tavaya çevirdiği otobanda, sıkışıp duran arabaların egzozlarını soluyan küçücük çocuğun, o sıcakta sattığı sulardan birini bile açıp içememesini de gördü bu gözler; yalnızca bir jip camı uzaklığındaki yaşıtının, elindeki yeni elektronik oyuncağıyla bağırış çağırış oynamasını da...