1 Nisan 2012 Pazar

Ömür Boyu



Biraz önce iki insanın hayatı değişti. Dünya denen bu kapalı kutu, bu çıkmaz sokakta, hayatlarının sonuna kadar aynı insanla yürümeye söz verdiler. Hem de sevdikleri insanların önünde, görkemli bir salonda.

Otelin alt katındaki salonda her detay, burada önemli bir karar verileceğini ispatlarcasına ince düşünülmüş. Gelin ve damadın çocukluklarından bugüne fotoğraflarını gösteren ve adeta "Biz birbirimiz için yaratılmışız, yollarımızın kesişmesi tesadüf değil" kaderciliğini yansıtan bir ekran var. Zarifçe düzenlenmiş masaların yanından geçerken, yıllardır görüşmemiş insanların meraklı sohbetini duyabilirsiniz. Tüm bu akrabalar ve tanıdıklar camiasında, kayıp haberlerinin sevinçlerden daha çok yayılmış olması enteresan. Atalarımız yanılmamış.


Düğünde salondan daha görkemli olan kısım, başrolündeki çiftin hayatlarında yarattığı değişim. "Biz" olmanın resmileşmesi. Bu resmileşmeyi en çok arzulayanlarsa büyükler ve devlet. O yüzden onlar bu olayı en ön sıralardan takip ederler. Halbuki arkadaş arasında ikisi çoktan "biz" olmuştur, ayrı düşünülmezler. Bir yere mutlaka iki kişi olarak çağrılır, tek kişi giderse merakla karşılanırlar: "Hayırdır o niye gelmedi?". Çünkü "biz" olmak en önce arkadaş arasında başlar.

Benim durumumu soracak olursanız sayın okuyucu, ben tüm bu ayrıntıları fark edecek kadar yalnız geldim düğüne. Gelin ve damadın fotoğraflarına baktım, eğlenenleri izledim, düşündüm ve şarkıları dinledim. Ah şu şarkılar... Kimbilir kaç günlerini verdiler bu şarkıları seçmek için. Kimbilir kaç "günlerimizi" vereceğiz "şarkılarımızı" seçmek için. Kaç anıdan süzülüp demlenecek o akşamın şarkıları ve neleri düşüneceğiz ilk dansımızı yaparken? Bunları düşündüm. Ve sonra, yorgun bir melodi başladı derinden. Yorgun ve tanıdık. Her derdimi anlattığım yaşlı, bilge bir adam gibi yorgun ve tanıdık. Bu sefer o konuşuyor, ben dinliyorum:

Senle beraber olsam da sevgilim
Hiç görmesek birbirimizi, özlesek
Ömür boyu bağlansak da
Sevinsek de üzülsek de
Yalnızlık ömür boyu

Şarkılar yine haklı çıkıyor. İyi ama bu hüzünlü şarkının düğünde ne işi var? Ah doğru ya! Ruhum yine kendi gazinosunda eğleniyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder