16 Eylül 2012 Pazar

Bir Zamanlar Acemiydik


Doğru tahmin ettiniz, başlığı Bir Zamanlar Askerdik filminden uyarladım. Henüz "bir zamanlar askerdik" diyemiyoruz, ama acemilik artık geride kaldı. 5 haftalık eğitimimizi tamamladık ve koğuş arkadaşlarımla birlikte Şanlıurfa'da usta jandarma olarak görev yapacağız.

Acemilik döneminde eğitim programımız genelde yoğundu. Gün içinde neredeyse hiç istirahatimiz olmadı, ama jandarmalar için bu normalmiş. Diğer piyade birliklerine göre daha çok eğitim alırlarmış. Allah'tan koğuş ve bina şartlarımız iyiydi.

Her şeyden önce, ülkede çok çok az askere nasip olacak bir koğuş ortamım oldu. Birbiriyle iyi anlaşan, yardımsever, çalışkan ve esprili arkadaşlarım sayesinde askeriye daha çekilir bir yer haline geldi. Onlar sayesinde, bazı akşamlarda zamanın nasıl geçtiğini bile unuttum diyebilirim. Hepsine teşekkür ederim.

Gelelim izlenimlere... Askerlikteki hiçbir olay zaten sivildeki gibi değil, ama bazı durumlar gözüme daha çok çarptı:


--- Sivilde her gün yaptığım İstanbul, köprü, trafik, metro muhabbetlerini bir ay boyunca yapmamak enteresandı. İstanbul odaklı düşünmeden de yaşanabiliyormuş.

--- Yemin törenine kadar, kadınlar sadece televizyonda görünen hayali varlıklardı. Eski bilimkurgu filmlerindeki gibi, numaralandırılıp hapsettirilen ve yalnızca insan ırkının devam ettirilmesi için dış dünyaya çıkartılan köleler gibi hissettim.

--- Alay içtiması yapmak için stadımsı bir alana yürürken iki sefer hoparlörlerden pop şarkıları duyduk. Çalan şarkılar çok manidardı. İlkinde "Allahım bitmesin, bitmesin bu rüya" çalıyordu (duyduğumdaki tepkimi tahmin edebilirsiniz). İkincisinde ise "Gideceğim tek yer havaalanı, bana lazım yeni yaşam alanı"...

--- Zaten dışarıda da sık sık şükreden bir insandım, ama terhis olduğumda şükürlerin Nirvana'sına ulaşacağım.

--- Askerdeyken insanın dünyası sadece askeriye ile sınırlı oluyor, dünyanın çapı bir anda daralıyor. Sivil hayatta Amerika'nın en ücra köyündeki haberi bile "bak ne olmuş" diye takip ederken, bir anda Türkiye gündeminden bile uzak kalmak insanı zorluyor.

--- Komutan tekmil verme ile ilgili pratik yaptırırken ben fazla bağıramadım (bünye alışık değil bağırmaya). Sonra komutan dayanamayıp "Ulvi senden yüksek ses alamıyoruz hiç. Yaa dışarıda bir kavgada, tartışmada küfrederken sesin nasıl çıkıyor?" dedi. "Komutanım ben kavga etmem, küfretmem" diyemedim :)

--- Acemilikte birkaç kez yemekhane postası olduk ve yüzlerce tabldot, onlarca kap kacak yıkadık. Artık hiçbir kadın bana evindeki bulaşığı gösterip "Ne olacak bu dağ gibi bulaşık?!?" demesin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder