28 Şubat 2013 Perşembe

Çocukluk















Kilidine erişemediğimiz kapıların ardından bakakalmaktı çocukluğumuz. Birilerinin bize yol açmasını bekledik hep. Büyüdük, eriştik kilitlere; belki "erişkin" denmesi bundandır biraz.

Ardına kadar açtık önümüzdeki kapıları. Sınırsızca gezdik, günler hatta yıllar boyu. Sonra biz de kapılar koymaya başladık. Sakladık, bazen günahları, bazen sevapları. Biz nasıl öğrenemediysek küçükken, bizden sonrakiler de öğrenemesin dedik. Onların aklı ermez böyle şeylere dedik.

Diye diye yaşlandık. Gençken koyduğumuz kapılarımız çalınsın, arkasından iki ufak sevimli göz bize baksın diye bekler olduk, bir umut. Kimse gelmedi. Artık saklayacak bir şeyimiz de yoktu zaten, saklı kalanları da biz kendimiz ortaya çıkardık.

Kapılarımızdan kilitleri kaldırdık. Artık herkese açıktık ve bir o kadar çaresiz. Kimse gelmedi, kimse gelmedi ve gelmedikçe engellerimizi kaldırdık. Sonunda etrafımızda kilitsiz kapılarla kalakaldık.

Dört tarafımız çevriliydi. Zamanı geldi; toprağa girdik, kapılarımızla gömüldük. Ama onlara katiyen kilit koydurmadık. Belki bir gün kapımız çalınır, ardında iki ufak sevimli göz bize bakar diye, bir umut.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder